FAIR_INFORMER
https://avalanches.com/tr/ankaraa__international_english_tests_defects_and_recommendations_as_the_world1905231_18_01_2022


International English Tests:

Defects and Recommendations


As the world's options for education, trade, immigration, and global citizenship grow, the value of exams that assess international English proficiency rises. Each test, such as the OEFL in the United States, IELTS in the United Kingdom, Cambridge examinations, Pearson, ITEP, and G-Mat in the United Kingdom, uses different measurements, and institutions set their own score standards based on their requirements.



In recent years, 'human'-based evaluation has faded from view in the measuring of these examinations, with artificial intelligence bringing the scoring system to the fore. Measurement was adopted by comparing previously coded data into software, especially in computer-based measures, and a metric system was devised that promised both fast and precise results to the user.


However, these ideals of speed, ease, and precision have resulted in a new issue: Are applicants truly successful based on language testing?


Artificial intelligence, which is sensitive to predefined words, for example, gives high results in both the Speaking and Writing sections of the TOEFL test, regardless of word relationships; in other words, it is possible to get points by using'meaningless word stacks.'


In the PTE-A test, there is a system deficit for obtaining points, regardless of whether particular sentence patterns are utilized appropriately or inappropriately in the Listening and Reading parts.


It is clear that these programs are shifting away from assessing non-native speakers' English abilities. Furthermore, by including characteristics like age, career, educational status, purpose, and aim, the measurements clearly shift away from judging language competence, which is a human capacity, and toward robotics and systems.


Only humans have the ability to communicate in a language. As a result, it is critical that people assess their language skills. Despite having a relatively low level of understanding, any candidate can currently earn a TOEFL-IBT score of 105 and an IELTS Academic score of 8.5. All you need to know is how to decipher the codes of the program that runs these tests in the background.


It is critical to revert to the 'human origin' measurement practice in these assessments in order to sustain the English language's domination, general position, and use in significant subjects like education, settlement, trade, and international accords.


After all, language is a human construct, and the assessor must be human as well.

SHOW_MORE
0
29
https://avalanches.com/tr/ankara__yk_bakaninin_sevdii_tiplar_trkiye_cumhuriyeti_tarihinin_en_alkan1610086_08_05_2021

YÖK BAŞKANININ SEVDİĞİ TİPLAR

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çalkantılı ve trajik YÖK Başkanlığı dönemini yaşıyoruz desek abartmış olmayız. Herkesin gönlünden dünyayı takip eden, Türkiye’yi dünyaya tanıtan, sözde değil özde yenilikçi, araştıran, proaktif ve analitik düşünebilen bir YÖK Başkanı geçerken evvelki seneki akademik yıl açılış töreninde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı “zat-ı şahaneleri Cumhurbaşkanı hazretleri” şeklinde sahneye davet ederek Sayın Erdoğan’ı dakikalarca ayakta bekletip lisansüstü mezunlarına “tez ödülü” verdiren bir zat-ı muhteremle karşı karşıya güzel Türkiye’m. Sahnede Sayın Cumhurbaşkanımız yorgun düşüp ödül takdimini bırakmak zorunda kaldığında YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın bakışları görülmeye değerdi. Vitrine yönelik kurgulanan pembe senaryolar istenilen sonucu vermemişti ne yazık ki.

Esasında YÖK’ün anlamsız varlığı Sayın Erdoğan’ın seneler önce fark ettikleri içerisindeydi. Ancak darbe mahsulü bu kurumun varlığı Anayasa’ya bağlı olmasından ötürü kendileri de bu neşteri vuramamıştı. Kangrenli parmak ise zehirleyici etkisini bütün vücuda yaymak için günden güne enteresan hamlelerin odağı haline gelmiş durumda. Süregelen süreci analiz ederek proaktif önlemler geliştirilmek yerine sonuca kilitlenen cezalandırıcı reaktif bir yönetim şekli hatta yönetilememe şekli YÖK’ü bu denli trajik kılan nedenlerden sadece bir tanesi. Bunun dışında YÖK Başkanlığı evrak kayıt sitemine vatandaşlar ve diğer üçüncü taraf kişilerce yazılan dilekçe, talep, öneri, şikâyet ve ihbarlara zahmet edip yazılı dönüş yapılma yani diğer bir ifadeyle yazılı cevap verme oranı acaba yüzde kaçtır? Ben bu oranın yerlerde süründüğüne adım gibi eminim. Dipsiz bir kuyu gibi içeri ne atarsan kaybolmaya mahkûm. Ayrıca kurum görevlisi ve çalışanlarının arandığında açılmayan ofis telefonları ise bu yapının diğer bir trajikomik tarafı.

Kurumun dünyadaki trendlerden kopuk kararlar aldığı döneme bakıldığında ise; tezsiz yüksek lisans eğitimini başarıyla tamamlayan mezunların anayasal hakkı olan eğitim hakları gasp edilerek doktora eğitimi almalarının önünün kapatılması, buna karşın tezsiz yüksek lisansı dahi olmayan lisans mezunlarına doğrudan doktora eğitimine başlatılması yaşanan tezatlıklardan sadece bir tanesi. Diğer taraftan geriye dönük uygulayarak hukuk ilkelerini ayaklar altına alacak şekilde tezsiz yüksek lisans yapan mezunlara öğretim görevlisi olma yolunun kapatılması, ilgili kişilerin geçmişte o eğitimi aldıklarında bu yönde yasal bir engel olmaması gerçeği karşısında nasıl bir kul hakkından bahsedilmesi gerektiği vicdanlardaki takdirlere maruzdur.

Dünyanın referans aldığı, global ölçekte en önde gelen üniversitelerin ve kurumların resmi olarak kullandığı IELTS yabancı dil sınavının tanınırlığının iptal edilmesi de hangi YÖK Başkanlığı dönemine denk geliyor acaba? Nedeni acaba içinde dinleme ve konuşma gerekliliklerinin olması mıydı? Çünkü yerine alternatif olarak sunulan YDS sınavı sadece kâğıt üzerinde gerçekleştiriliyor; içinde ne İngilizce dinleme var, ne de konuşma. Yönetilememe vakalarının ardı arkası kesilmiyordu. Vakıf ve devlet üniversitelerinde çalışan akademik personel maaşlarının kanunla düzenlenerek eşitlenmesine ve kanunun yürürlüğünün derhal olmasına karşın; yine hukuk ilkeleri ayaklar altına alınarak kanunu hiçe sayan bir YÖK Genel Kurul Kararıyla uygulamanın başlangıcıyla ilgili Vakıf Üniversite Yönetimlerine esneklikler getiriyordu. Yani YÖK, akademisyeninin değil işverenin arkasını kolluyordu. Şaşırdık mı? Hayır.

Yurtdışından yabancı öğrenci kabullerine ilişkin YÖK aldığı bir kararla uzaktan eğitim yoluyla alınan yurtdışı lise diplomalarının herhangi bir koşul ve şarta bağlanmaksızın doğrudan iptal edildiğini ve yine hukuk ilkelerini hiçe sayarak bu kararının geçmişe yürüyeceğini hükmediyordu. Sanırım denklik veren Milli Eğitim Bakanlığı ile olan restleşmesinin acısını yine öğrenciye yansıtıyordu. Ortada bir usulsüzlük var ise YÖK olarak bunu tespit etmek yerine herkesi bir kefeye koyup geçmişte böyle bir yaptırım olmayan dönemde üniversiteyi kazanan öğrencileri mağdur etmeyi tercih ediyordu. Hukuk ve Mühendislik alanında getirmiş olduğu üniversite sınavı sıralama şartıyla Türkiye’deki birçok yükseköğretim kurumunun sıralarını boş bıraktırıyor, vakıf üniversitelerinde istihdam edilen akademisyenin işsiz kalmasına sebep oluyor, kurulan laboratuarlar, altyapı ve tesisler dâhil diğer tüm milli kaynakların israfına sebebiyet veriyordu.

Ayrıca bu dönemde dünyadaki yükseköğretim otoriteleri, uluslararası düzenleyici kurumlar ve global ölçekli kuruluşlarla hangi konularda müşterek projeler geliştirildi? Türkiye’de hangi küresel ve yenilikçi projeler hayata geçirildi? YÖK Başkanı, Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısının artırıldığını kürsüden açıklarken neden kimse dönüp ona sizin bu süreçteki katkınız ne oldu diye soramadı? Uluslararası öğrenciler için hangi sosyal, kültürel, insanı yardımı yaptı? Hanginin derdine derman oldu? Hangi gruplarla bir araya gelip sorunlarını dinledi? Veya hangi gruplarla bir araya gelebilecek yabancı dili bilen YÖK Genel Kurulu ve Denetleme Kurulu Üyeleri görevlendirildi?

Peki, YÖK Başkanı kimleri sevdi? Üniversiteleri denetlemek üzere teşkil ettirilen ve demokrasinin kılıcı gibi rektörler üzerinde esip gürleyen Yükseköğretim Denetleme Kurulu Üyeleri kimlerden oluştu? YÖK’un kurulları neden emekli rektörlerin arka bahçesi oldu? Neden kamu idarelerindeki görevleri sona eren veya erdirilen kişilerin dinlence mekânı haline dönüştürüldü? Yüksek lisansı dahi olmayan lisans mezunu bir ilahiyatçının Üniversitelerin Üst Yönetimleri üzerindeki bu sınırsız denetleme, sorgulama ve itham altına sokma gücü nereden geliyordu? Eminim ki bu konular Sayın Cumhurbaşkanımızdan kamufle ediliyor ve kendisine yeterince bilgi aktarılmıyor. Çünkü bu denli informal bir yapının Türkiye’de hiçbir üst kurul statüsündeki teşkilatta hatta ve hatta hiçbir kamu idaresinde eşi benzeri yok. En basit şekliyle Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nda kurul üyesi denetçi olmanın bir kriteri yok. Mesele YÖK Başkanının iki dudağının arasından çıkacak söze bakıyor.

Hal böyle olunca bu kurulda öyle kişilere görevler veriliyor ki akla ziyan. Akademik camiada bir yandan etik ilkelerden bahsederken zamanında bir yandan rektörlüğü döneminde kardeşini fakülte sekreteri, diğer akrabasını İdari ve Mali İşler Daire Başkanı yapan kişileri görüyoruz. Nerde kaldı etik ilkeler? Rektörlüğü bittikten sonra da bu fakülte sekreterinin Bursa’ya yol aldığı söyleniyor. Bu konuda duyduğu rahatsızlık sonucunda rektöre karşı işlem başlatılmasını talep eden üniversitede görevli bir akademisyen hakkında soruşturma açılıyor ve disiplin cezası veriliyor. Ancak rektörü kollamak için görevlendirilen soruşturmacı daha sonradan KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. Mağdur akademisyen aldığı cezayı mahkemede iptal ettirir ancak rektör o kadar kızmıştır ki; öğretim üyesi, izinli olduğu günlerde tutturulan “işe gelmedi” tutanaklarıyla görevden atılır. Bu arada “işe gelmedi” tutanağını tutan şahıs da FETÖ ile bağlantısı nedeniyle KHK ile ihraç edilmiştir. Mesele bununla da kalmıyor, aynı zat-ı muhterem FETÖ’den adli işlem yapılan en yakın çalışma arkadaşı yani Özel Kalem Müdürü Doç. Dr. S. K. hakkında rektörlüğe hitaben hazırlanan dosyadan birkaç gün sonra o kişiyi emekliliğe sevk ettiği iddiasına ne demeli?

Peki, bu zat-ı muhterem acaba rektörlüğü döneminde görev aldığı üniversiteyi nasıl yönetti? Görev süresini tamamlayacağı dönemde URAP’ın 2016-2017 verilerine bakıldığında Tüm devlet ve vakıf üniversitelerini kapsayan ortak üniversite sıralaması listesinde 130 üniversite arasında en sonuncu yani 130’uncu sırada yer aldı. O dönemdeki 95 devlet üniversitesi sıralamasında da yine son sıradaydı. 2000 yılından sonra kurulan ve 58 üniversiteyi içeren sıralamada da aynı şekilde üniversitesi son sırada yer aldı. Başarıları saymakla bitmeyen bu rektörün, YÖK Denetleme Kurulu’nda da yepyeni başarılara imza atacağı ortada (!).

Bugünlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal eden organize suç örgütü yapılanmasına ilişkin dosyada ise malum şahsın yeni illegal girişim ve faaliyetlerine rastlamak mümkün. Bu seferki macerasında ise yalnız değil. Yanına yabancı uyruklu öğrenci kontenjan pazarlamacısı Vedat Demir’i de almış. Üniversite rektörleri, Vedat Demir’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi merdivenlerinde çekilmiş daha doğrusu çekilmiş süsü verilen fotomontaj fotoğrafından tanıyacaklardır. Karadeniz’den Ege’ye, İç Anadolu’dan Akdeniz Bölgesine kadar irtibat sağladığı ve yabancı uyruklu öğrenci kontenjan satış pazarlığı yaptığı üniversite idareleri listesi çıktı bile. Kombine hareket eden bu muhteşem ikilinin maceralarına tüm Türkiye yakında tanık olacaktır: yatsı ve mum hikâyesi! Unutmadan birde devrin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün iki kez atadığı geçmişin bu malum ex-rektörü, şimdinin YÖK Denetleme Kurulu üyesi zat-ı muhteremin bizzat benimle telefonda yaptığı ince (!) ayarlı yazışmaları, yabancı öğrenci kontenjan politikaları ve pazarlıkları ile yazışmalarını titizlikle muhafaza ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza bizzat telefonumla sunmaya hazırım, artık gerisini kendileri ve YÖK Başkanı düşünsün.

Ülkesini seven ve milli lider olarak gördüğümüz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyon ve stratejilerini kendine felsefe edinmiş milliyetçiler olarak bu gibi çağın gerisinde kalmış kurum ve yapıların biran önce rehabilite edilmesini ve 2023 vizyonuna yakışır hale getirilmesini temenni ediyor; Yüce Yaradanın, Sayın Cumhurbaşkanımıza sağlık, sıhhat, azim, güç ve kuvvet vermesini diliyoruz.

MİLLİYETÇİ ÖĞRENCİ İDARELERİ KONSORSİYUMU

SHOW_MORE
0
23

Nothing prevents the ignorant from crimes except disability. The ignorant may kill, he may betray, he may lie; Then he might think himself after that he is a good person. Do not trust the ignorant, no matter what the goodness and the virtue claimed. Certainly, I mean also those with complex ignorance and not simple ignorance, those with no science or knowledge. Those with complex ignorance are those who may learn and collect a huge amount of science, but it is a false and empty science that harms more than what is useful.


There is no consideration of quantity, i.e. how much knowledge you obtain, but the consideration by type, by the quality of the knowledge you obtain, even if it is only one book. You may read one book, which carries new and creative ideas, that affect you positively, more than 100 books, all of which contain repeated traditional ideas based on copying and pasting, and no new knowledge can be obtained from them. It is understood that our nation is a quantity one, not quality. Throughout its history, it has been concerned with preserving and collecting information without any mental analysis and logical criticism for it, so that this will be in the field of its investment through creative and innovative processes that are outside from the usual and vulgar patterns. The real civilization is at the origin of innovation and creativity, not blind imitation and repetition.


A study at the University of California Santa Barbara showed that science automatically leads people to embrace good ethics even if the human was an anarchist atheist. Ignorance automatically pushes people to fallen morals even if they are claiming goodness. Ignorance and knowledge play an important role in the morals towards the up or down.


This is apart from a matter that is most important in the field of ethics, which is the quality of the social and economic system and their role in the rise and fall of ethics. Because we all know, as I think, that when the social and economic system is excellent, then morality improves according to them. And when they are bad, then it automatically gets worse together with them.


Do not talk to me about developing and recommending morals and education without providing excellent social and economic system first because morals are always linked to these systems prosperity or decline. All studies of psychology and sociology prove what I have mentioned above, and our reality and our experiences testify to that, too. You want me to be a good person? First secure my basic physiological needs of food, beverage, sex, work, good education and well-being, and then ask me to be a good person. When you provide these needs, I will automatically become a human with good deeds. On the other hand, When you deprive me of my basic needs, you will face the worst of me. This applies to you and the human nature of all people.


This is the general rule, and the secondary rule is that the ideology and its quality after that plays a role, an important one sometimes, in the construction and destruction of morals. Rather, it is, as I believe, a solid part of building the ethical and educational system and a trivial one in the social and economic system.


So, morals makes nonsense and cannot be achieved without a good and solid social and economic system in the first place. Hereafter, comes the role of ideology, its validity, and sublimation in a secondary way in building or destroying the moral system. In addition to the fact that our philosophy and vision for building an ethical and educational system are usually based on weak ideal notions and superficial religious preaching. Such simple emotional preaches are not even valid by themselves for building a whole ethical and educational system. Furthermore, it is definitely not sufficient to build a solid social system or a realistic philosophical vision that saves us from our social and cultural contexts.


All of these are philosophical attempts to reconsider our view of the concept of morals, good and bad. Proceeding from the following question: What is our universe standard of morality and our understanding of it? The answer to this question is determined by another question: Do we really pursue a universal cosmic ethics that is appropriate for all temporal and spatial conditions and with the natural facts that exist, whether among us humans, or whether in the outside world, or do we follow local ethics based only on our philosophy that we inherited from our environment and culture? Where we grew up and drank from its teachings?


There is a big difference between them because local morals may be really valid, but for a special circumstance that fits our traditional environments and culture in a special temporal circumstance as well, other than when it is universal universality, it will be valid for all human civilizations through all temporal times, cultural environments and natural facts. This means that morality may become a system in favor of evil and not in the interest of good, if we adopt it according to only our local perspective, and this will lead not only to a negative impact on other entities that this moral system fails to harmonize with and agree with, but the negative effect will extend to the entity itself that the system of morality emerged from. Perhaps in the end, it will lead to its complete disintegration and demise. And that is the opposite when we make it a universal cosmic ethic that fits with all material and moral entities throughout human history as a whole, so that it cannot be change in any of them after that.


Source of the mentioned study


https://www.scientificamerican.com/article/just-thinking-about-science-triggers-moral-behavior/#:~:text=There%20is%20little%20doubt%20that%20science%20is%20value-laden. & text = Their% 20new% 20study% 2C% 20published% 20in, separate% 20studies% 20to% 20test% 20this.

SHOW_MORE
1
72
https://avalanches.com/tr/ankara__trkiye_cumhurbakan_recep_taip_erdoan_11_maystan_itibaren_aama208598_05_05_2020

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Taip Erdoğan, 11 Mayıs'tan itibaren aşamalı olarak karantina zayıfladığını açıkladı. Bu günden itibaren kuaförler ve alışveriş merkezleri çalışmaya devam edebilecek.


Hareket özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar da rahatlar. Özellikle 7 şehre seyahatle ilgili kısıtlamalar kaldırıldı - Antalya, Aydın, Erzurum, Hatay, Malatia, Merzin ve Muglu.


65 yaşın üzerindeki kişilerin dışarı çıkmasına izin verilir, ancak günde 4 saatten fazla olmamalıdır. 13 Mayıs'tan itibaren, 14 yaşın altındaki çocukların evine yürüme mesafesinde ve belirli bir zamanda günde 4 saatten fazla olmamasına izin verilecektir: 11: 00-15: 00


Artık yaşlıların ve çocukların evden ayrılmasının tamamen yasak olduğunu hatırlayın.


Daha önce bildirildiği gibi, ülkedeki okullar 31 Mayıs'a kadar kapalı kalacak.


Geçen gün ülkede 1.614 yeni koronavirüs vakası bulundu, 64 hasta daha öldü. Bir günde iyileşti - 5000'den fazla kişi.

SHOW_MORE
0
75
OTHER_NEWS Turkey
https://avalanches.com/tr/izmira__trk_vatandalarnn_2023te_540_milyar_metrekp_doalgaza_eriimi_ol1932456_21_04_2022

Türk vatandaşlarının 2023'te 540 milyar metreküp doğalgaza erişimi olmalı

Sabah gazetesinin haberine göre, Türkiye Karadeniz'de 540 milyar metreküp doğalgaz çıkarmak ve kullanmak için yaklaşık 10 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor.


"Son gelen haberlere göre Karadeniz'de doğalgaz üretimi için süper bir teşvik var. Türkiye'nin milli arama filosu tarafından belirlenen 540 milyar metreküp doğalgaz, 2023 yılında halkın hizmetine sunulacak. Bugün Türkiye sondaj gemilerinden oluşan filosunu genişletiyor. Aramalar devam ederken, 2023 yılında 540 milyar metreküp doğalgazın vatandaşlara ulaşması için çalışmalar yapılıyor.


Yayına göre, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararnamesi ile Zonguldak Sakarya doğalgaz sahası proje devlet yardımı kapsamına alındı.


145 milyar lira (yaklaşık 10 milyar dolar) tutarındaki yatırım, Karadeniz'de 540 milyar metreküp doğalgazın çıkarılmasına ve kullanılmasına yönlendirilecek" dedi.

SHOW_MORE
0
100
https://avalanches.com/tr/izmira_fotoraf_anadolu_ajans1927831_12_04_2022

Flamingolar, Ankara ili, Türkiye'nin Gölbaşı Barajı üzerinde uçuyor.


Fotoğraf: Anadolu Ajansı

0
105
https://avalanches.com/tr/izmira__ukrayna_2022nin_ilk_eyreinde_bir_yl_ncesine_gre_trkiyeden_ne1925556_07_04_2022

Ukrayna, 2022'nin ilk çeyreğinde bir yıl öncesine göre Türkiye'den neredeyse 30 kat daha fazla savunma ürünü aldı. Bu dönemde ülke Rus işgaline hazırlanıyor ve savaşıyordu.


RBC-Ukrayna tarafından Reuters referans alınarak rapor edilmiştir.


Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan verilere göre, bu dönemde Türkiye, 2021'in ilk çeyreğinde 1.9 milyon dolar olan Ukrayna'ya 59,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç etti. Endüstri derneği ekipmanı özel olarak tanımlamadı.


Reuters'e göre, Ukrayna son yıllarda Türk Baykar şirketinden 20'den fazla Bayraktar TB2 savaş uçağı satın aldı ve 27 Ocak'ta 16 tane daha sipariş etti. Bu parti Mart ayı başlarında teslim edildi.


Ankara ve Kiev'in uzun süredir devam eden savunma bağları var. NATO askeri ittifakının bir üyesi olan Türkiye, Karadeniz'de Ukrayna ve Rusya ile deniz sınırına sahip, her iki tarafla da iyi ilişkilere sahip ve arabuluculuk teklifinde bulundu. Ukrayna'ya insansız hava aracı tedarik etmeye devam ederek, Moskova'ya yaptırım uygulamaktan da kaçındı.


Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya'yı Ukrayna'yı işgal ettiği için defalarca eleştirdi, ancak Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile iletişim kanallarının açık kalmasını istediğini de açıkça belirtti.


Ukrayna nüfusunun dörtte birini sınır dışı eden işgalin başlamasından bu yana, Rusya tek bir büyük şehri ele geçirmeyi başaramadı.


Sanayi derneğine göre, Ankara'nın toplam savunma ihracatı ilk çeyrekte geçen yıla göre %48,6 arttı.


2021'de Türkiye, 2020'ye göre %41.5 artışla 3.224 milyar dolar değerinde savunma ürünü ihraç etti.

SHOW_MORE
0
98
https://avalanches.com/tr/alanya_trkiyede_ikamet_eden_muzaffar_kayasan_koronavirs_covid19_iin_78_1907157_18_02_2022
https://avalanches.com/tr/alanya_trkiyede_ikamet_eden_muzaffar_kayasan_koronavirs_covid19_iin_78_1907157_18_02_2022
https://avalanches.com/tr/alanya_trkiyede_ikamet_eden_muzaffar_kayasan_koronavirs_covid19_iin_78_1907157_18_02_2022

Adam 14 aydır dünyadan ve ailesinden tecrit edilmiş durumda.

PCR testi pozitif çıkan 56 yaşındaki Kayasan, bu süre zarfında zaten kanserle savaştığı için öleceğini düşündü. Doktorlar, bağışıklık sisteminin lösemi tarafından zayıflatıldığına ve bu kadar uzun bir COVID-19 enfeksiyonu seyrinin nedeni olduğuna inanıyor.


Bir kez daha pozitif test eden Kayasan, "Sanırım bu COVID'nin kadın versiyonu - buna takıntılıydım" diye şaka yaptı.

Enfeksiyonla mücadelede, adam 9 ayını hastanede, 5 ayını da evde geçirdi. Tüm bu süre boyunca, dış dünyadan neredeyse tamamen yalıtılmıştır ve küçük torununun büyümesini, onu ziyaret ettiği günlerde cam kapı dışında izler.

SHOW_MORE
0
63
https://avalanches.com/tr/antalyaa_antalyada_arkeolojik_kazlar_srasnda_antik_binalarn_kalntlar_bu1904176_28_12_2021
https://avalanches.com/tr/antalyaa_antalyada_arkeolojik_kazlar_srasnda_antik_binalarn_kalntlar_bu1904176_28_12_2021

Evin altındaki kazılar sırasında VII. Yüzyıla ait bir sinagog bulundu. Sinagogun ortasındaki bir yazıtta, Yahudi bir babanın 2,5 yaşında vefat eden oğlu için bir ibadethanenin tadilatı için para ödediği yazıyordu.


Side, birçok uygarlığın yaşadığı antik Pamfilya'nın önemli liman kentlerinden biridir. Bilim adamları, 2014 yılında bu alandaki alanın arkeolojik sit alanına dönüştürülmesiyle arkeolojik kazılara hız verebildiler.


Bölgedeki kaçak yapıların yıkılmasının ardından tarihi yapıların tek tek kazılmasına başlandı.

SHOW_MORE
0
102
https://avalanches.com/tr/stambul__istanbuldaki_havaalan_uzaydr_1903049_03_12_2021
https://avalanches.com/tr/stambul__istanbuldaki_havaalan_uzaydr_1903049_03_12_2021
https://avalanches.com/tr/stambul__istanbuldaki_havaalan_uzaydr_1903049_03_12_2021
https://avalanches.com/tr/stambul__istanbuldaki_havaalan_uzaydr_1903049_03_12_2021
https://avalanches.com/tr/stambul__istanbuldaki_havaalan_uzaydr_1903049_03_12_2021

İstanbul'daki havaalanı uzaydır!

SHOW_MORE
0
67